Karbon emisyonu doğada oluşan karbonun atmosfere salınımını ifade eder. Karbonun atmosfere salınımı ise çoğunlukla insan kaynaklı bir salınımdır. Çoğunlukla insan kaynaklı bu salınım dünyanın ortalama sıcaklığının artmasına neden olur. Ortalama sıcaklığın artışına bağlı olarak da buzullar her geçen gün daha çok erir ve deniz seviyesi daha fazla yükselir.
Son yıllarda karbon emisyonu çok fazla yükselmiş ve dünyanın önde gelen kuruluşları ‘’Karbon Nötr’’ ve ‘’Net Sıfır’’ sloganları ile kuruluşlarının üretimi ve yönetiminde atmosfere salınan karbonu sıfırlama projelerini tüm dünyaya anlatmışlardı. Bu kuruluşlar tedarikçilerini de bu sistemi benimsemiş kuruluşlar arasından seçmesiyle birlikte tüm ülkeler karbon emisyonunu azaltmaya yönelik adımlar atmaya başladılar.
Bu esnada Çin hükümeti 7 ocak 2020’de bir vatandaşında zatüreye neden olan bir virüs tespit ettiklerini ve bu virüsün koronavirüs familyasından olduğunu tespit etti ve bunu dünya kamuoyuna açıkladı. Çin ile başlayıp tüm dünyaya yayılan ve tüm dünyayı etkisi ve korkusu altına alan koronavirüs salgınına karşı ülkeler bir bir önlemler almaya başladı. Ülkeler ilk olarak salgının yayılımını önlemek için sokağa çıkma yasağı ilan ettiler. Ülkerin koronavirüs yayılımını önlemek için aldıkları bu karar salgının yayılmasını önlediği kadar karbon emisyonunun büyük ölçüde azalmasını da sağladı.
COVİD-19 pandemi sürecinin başlamasıyla birlikte Çin gibi kirletici sanayinin yoğun olduğu ülkelerde sanayi alanlarında üretimin durması ile birlikte karbonun emisyonun azalması sonucunda yapılan meteorolojik çalışmalar hava kalitesinin arttığını göstermiştir. G20 ülkeleri üzerinde yapılan araştırma sonucunda da karbon salınımının yüzde 6 oranında azaldığı tespit edilmiştir.

4 Kasım’da yayınlanan yeni araştırmada ise karbon salınımının pandemi öncesi seviyelere geri döndüğü tespit edildi. Standford Üniversitesi profesörlerinden Küresel Karbon Projesi başkanı Rob Jackson dünya ekonomisinin normale dönmesiyle birlikte emisyonlarında normale dönmesini beklediklerini dile getirdi. Çok sayıda araştırma sonucunda küresel ısınmanın 1,5 ve 2 santigrat derecenin üstünde olmasıyla birlikte aşırı sıcak hava dalgalarının yaşanması, kıyı taşkınları, tsunamiler ve dünya genelinde gıda krizi yaşanmasının olası olduğunu ortaya koyuyor. Dünya genelinde bu tarz problemler yaşanmaması için 22 Nisan 2016 tarihinde 175 ülke temsilcisiyle Paris İklim Antlaşması imzalanmıştır. Paris iklim anlaşmasını imzalayan ülkelerin küresel ısınmayı sanayi öncesi seviyelerin 2 santigrat dereceğinin altında tutma hedefi olsa bile dünya şimdiden sanayi öncesi döneme göre 1.2 santigrat derece daha ısınmıştır.
Rob Jackson : rob.jackson@stanford.edu